Bir hayaliniz, bir fikriniz varsa bunu saklamanın yada sürekli ötelemenin anlamı yok. İnsanların tepkileri kendilerinin başaramadığını bir başkasının başarıyor olmasından ileri gelen bir kıskançlıktan ibarettir. Bundan 50 yıl önce insanların kilometrelerce ötedeki yakınlarıyla yada hiç karşılaşma olasılığı bile olmayan insanlarla cebinizde taşıdığınız küçücük bir ekrandan veya devasa ekranlardan birbirlerini görerek konuşabileceklerini söyleyen kişiye emin olun akıllı gözüyle bakılmazdı. Bu gün fikrinizi küçümseyenler olacaktır. Onlar hep var ama size destek olacak güç verecek olanlar da hep var.
Ülkemizde özellikle son dönemde çok duyduğunuz AB proje destekleri sayesinde ciddi anlamda proje geliştirilmesi ve fikirlerin açığa çıkması sağlanmış oldu. Tabiki bu konuda da uzman yüzlerce kişi ortaya çıkmış oldu.
Yeni birşey üretmek çok heyecanlıdır, helede sizin fikrinizse ve çevrenizden olumlu tepkiler alıyorsanız. Üreteceğiniz şey bir makina olmak zorunda da değil üstelik, Önemli olan tek değer, fayda sağlaması. Bazı fikirler milyonlarca insanı doğrudan etkilerken bazıları "taşın üstünden toz kaldırmaz" deyimini getirir akla, ama bu sizin üretemediğiniz, merak etmediğiniz yada başarısız olduğunuzu ifade etmez. Tarihteki buluşların hemen hemen hepsi emin olun başka bir hayalin peşinden koşarken ortaya çıkmıştır. Yani bir rastlantıdır.
Mesela fotoğrafın ve devamında fotoğrafmakinasının icadı kırık bir termmometre sayesinde gerçekleşmiştir. Hikaye şöyle aslında;
Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu. 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu.
Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti. Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu.
Bunun üzerine levhaları yerleştirdi ve kimyasal maddeleri birer birer dışarı çıkarttı. Dolabı boşaltmasına rağmen hala aradığı maddeyi bulamamıştı. Sonunda dolabın raflarından birinde, kırılmış termometreden dökülmüş civayı fark etti... Gümüşlü levha üzerine alınan görüntü (daguerreotype), modern fotoğrafçılığın başlangıcı oldu... Yerini ancak on yıl sonra negatif ve, pozitif film sürecine bıraktı.
Fotoğraf ve fotoğraf makinasının icadıyla insanların anılarını saklama arzusu bir araya geldiğinde milyarlarca insanı doğrudan etkiledi. Peki LED in hikayesini biliyor musunuz?
İlk olarak 1907’de H.J. Round tarafından Marconi Laboratuarlarında icat edildi ve birkaç on yıl boyunca pratik bir kullanımı alanı bulunamadı. Yani ilk icadında pek bir değeri olmaya zayıf ışık veren bir malzemeden ibaretti. Günümüzde LED pekçok evreden geçti ve hayatımızın pekçok alanında görev almaya başladı. Kim diyebilirdiki bir icadın değeri 100 yıl sonra anlaşılabilsin. :D
Demem o ki icat yapmak, mucit olmak yada daha basiti hayal kurmak, keşfetmek isteği hepimizde var ama bir çoğumuzda bu çocukluk yıllarımızda törpülendi ve zaman, imkansızlıklar gibi sayılabilecek onlarca neden ile de bir rafa kaldırıldı. Fırsatlar herzaman vardır. Bakın bakalım sizin rafınızda neler var.
Ben başta KOSGEB olmak üzere Teknopark, AB, TUBİTAK ve OKA gibi kurumlara projeler yazdım ve yazıyorum. Bu konuda teknik ve tasarım anlamında danışmanlık yapıyorum. Üç boyutlu görsel ve teknik çizimlerinin yapılması, örnekler ve sahne tasarımları, web ve tanıtım faaliyetlerine kadar destek veriyorum.
Projeleriniz konusunda destek almak isterseniz iletişim alanından bana ulaşabilirsiniz.
Not: Eskilerde "İcat çıkarma başımıza" diyen büyüklerimiz kadar olmasakta farkında olmadan gençlerin ufkunu köreltmelerine neden oluyoruz! Olmayalım. Umut gelecek nesillerde.